Ekrem
Kategori:İnternet Günlüğüm
| Tarih:
7.10.2008 18:58:45
Bu yazı 65 defa okundu
Sınıftan izlenim 1

Günümün özetini, ancak bu saatte yapabiliyorum. Napayım anca vakit ayırabildim.
Fuzuli?nin deyimiyle
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil
Çektiğim alamı bir ben bir de Allah?ım bilir.
İşte böyle. Yazayım mı yazmayayım mı diye tereddütler içerisindeyken gene yazmakla birazcık olsun, fikren içimi dökme ihtiyacı içerisinde olduğumu fark ettim.
Konu bütünlüğünü yazımın geri planına itsem de, ön plana daha çok gün içerisindeki olayların gidişatı ile ilgili esintilerimi size aktarmayı uygun görüyorum.
Pazartesi sendromu dedikleri vakayı ilk defa bugün yaşadığımı belirtmek isterim. Şöyle ki 9 günlük bayram tatilinden sonra, sabahleyin okuluma giderken ayaklarım geri geri gidiyordu. İlk defa yaşadım ama etkisi uzun sürmedi; çünkü öğrencilerimi karşımda bulunca gene öğretmenlik moduna dönüş yapmak zorunda kaldığımı fark ettim.
Öğretmen işini sevdiği sürece dersini rahatlıkla işleyebiliyormuş. Bunu 4 hafta sonunda anladım ama şu gerçeği daha çözebilmiş değilim. Buradaki rahatlık tek yönlü bir rahatlık. Yani öğrenci açısından burada bir eksiklik var. Dikkat buyurun, dersimi severek okuluma gidiyorum. Ders notlarımı öğretmen masama deyim yerindeyse yaygı gibi serdikten sonra dersimi işleyebiliyorum(işimi sevdiğim içün) ama burada bir eksiklik var. Bugün şunu fark ettim. Ya öğrenciler işlerini sevmiyorlarsa durumun seyri nasıl bir yol izliyor? İşte kafama burası takıldı. Eğer konuyla ilgili fikrini beyan etmek isteyen okurum olursa, bu yazıma mesaj bırakmasını kendisinden istirham ediyorum.
Nerede kaldık? Evet, öğretmen işini seviyor dedik.(muhtemelen bu yazım epeyce bir dizi halini alacağa benziyor ama olsun, buraya yazı yazmayı da seviyorum.) Peki bunun yanında öğretmen öğrencilerini sevmiyorsa ne olacak? İşte bugün yaşadığım durum aynen böyle. Aslında birkaç öğrenci yüzünden deyim yerindeyse, tüm ?yaş?lar da kül oluyor gibi ama ne çare? Doğanın kanunu bu, elimden gelen bir şey yok. hani önceki yazılarımda belirttiğim üzere öğrencilerim içün internet sayfamda bazı faaliyetlerde bulunmayı amaçlıyordum. Hatta çalışmalarımda da sona yaklaşmışken, bu taraftaki çalışmalarım bugün itibariyle tamamen alabora olmuş vaziyette. (Dersine girdiğim öğrencilerimden bu yazımı okuyan varsa, şunu bilsinler ki; size ait eski heyecanımı kaybettim.) Aslında diyecek çok sözüm var ama öğretmen kimliğim dilimin dönmesine engel oluyor. Muhtemelen bir dönem boyunca bazı öğrenciler değişmediği sürece; ekremin de bu tavrı değişmeyecektir.
Aklıma Baki?den bir beyit daha geldi ne demişti bir hatırlayalım,
Şeref vermez dür ü güher kemal olmaz zer ü ziver/ Hüner kesb et hüner bahr-i fazilet kân-ı irfân ol
Yazıma girişte yazdığım beyitten ötürü, bu beyiti açıklamak içimden gelmiyor ama milyonda bir ihtimal bile olsa, değişen bir şeyler olur ümidi ile yazıyı tam anlamıyla idrak edememiş olanlar içün şöyle diyeyim: inci cevher sahibi olmak kişiye şeref vermez, altın ve süs kişiyi kemale erdirmez; fazilet denizi ve irfan cevheri ol.
Yalancılık içün de bişeyler diyeyim. Ders içerisinde öğretmenini aldattığını zanneden bayan öğrencim, kendisini yalanı ile yüzleştirmeme rağmen yüzündeki o kendini beğenmişlik ifadesi hakikaten insanı üzüyor. Neden bu şekilde kendisine saygısızlık ediyor anlamış değilim.
Fotoğraflara gelince, o konuya diyecek herhangi bir sözüm yok. Çünkü sizlere sahip olduğunuz değerden daha fazla paha biçmekle yaptığım hatayı; sınıf içerisindeki davranışımla bir nebze olsun telafi etmiş oldum. Şöyle ki; burada da Terkib-i Bentten bir beyit aklıma geldi onu da yazayım .
Bed asla necâbet mi verir hiç üniforma/ Zer-dûz palan ursan eşek yine eşektir
Sizlerin iyiliğiniz muhtemelen ramazanın mübarekliğindenmiş. Ramazan bitti sizin de maskeniz kayboldu sanırım. Dediğim gibi bu yazımdan üzerine alınacak kişilerin sayısı parmakla gösterilir lakin doğanın kanununu değiştirmek ekremin elinde değil. Alev yaşlara sıçramadan gerekli tedbiri almak sizlerin elinizde, bu biline.
Ekrem Gülcüoğlu işini sevmesinden ötürü dersini rahatlıkla işleyecektir ama sınıf içerisinde bazı öğrencilerin, mihenk taşlarıyla oynamasından ötürü duyduğu rahatsızlığa da, belli kriterler ölçütünde tavır alması ÖĞRETMENLİĞİNİN gereğidir. ?Gökte yıldız ararken, önünüzdeki çukura düşeceğinizi aklınızdan çıkartmayın.?
Yarının bugünden daha iyi olması dileğiyle?