Ekrem
Kategori:İnternet Günlüğüm
| Tarih:
20.02.2011 17:29:50
Bu yazı 85 defa okundu
Çevremdeki kargalar ve kelaynaklar
Ağzı olan konuşuyor misali çevremde bulunan hemen hemen herkes bilgisayar, politika, ahlak, tutum-davranış gibi konularda sürekli eleştirilerini almaktayım. Evet, evet şahsıma yönelik konuşmalarından bahsediyorum. Zannedersiniz ki o konuşanlar birer bilgisayar profesörü, birer sosyolog, birer siyasi bilimler fakültesinden mezun olmuş bilir kişi? takındıkları tavırlar itibariyle, toplumda sahip oldukları imaj statüden kaynaklanan eda ile kendilerini sürekli yukarıda görüyorlar. Bu havada duruş pozisyonu da, onların ayaklarını yerden kesiyor. He he ? ayaklarının yerden kesildiğini görmek de bana onları kargaya ve hatta daha da ötesi bir kel aynak kuşuna hatta da ötelerine ileri derecede teşbihata götürüyor. Nasıl mı bakın aşağı da açıklayayım.
Karganın da kel aynak kuşunun da havalandığı vakit ayakları yerden kesiliyor mu? Evet kesiliyor. Peki yere konduğunda da ayakları yere değiyor mu? Evet değiyor. Peki gelelim çevremde yer alanlara? şimdi bunların ayaklar havadayken benzedikleri malum(karga, kelaynak vesaire) zaman zaman kel aynak kuşunun bile ayakları yere değerken, yukarıda vasfını bahsettiğim kişilerin ayakları hiç yere değmiyor. Sürekli kendilerini hava görüyorlar. Bu ukalalıkları ile, bu şaklabanlıkları ile kendileri ne biçim bir yaratığa benziyorlar, bunun teşbihini sizlere bırakıyorum.
Mevzu ile ilgili bir hikaye aklıma geldi. Bunu da sizinle paylaşmak istiyorum, hikaye aşağıdadır, buyurun.
Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta,
öğrencisini uğurlamış. Çırağına " Yaptığın son resmi, şehrin en
kalabalık meydanına koyar mısın?" demiş.
" Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin
beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı
iliştirmeyi de unutma" diye ilave etmiş. Öğrenci, birkaç gün sonra
resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş.
Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden
resme devam etmesini tavsiye etmiş.
Öğrenci resmi yeniden yapmış.Usta, yine resmi şehrin en kalabalık
meydanına bırakmasını istemiş.
* Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile
birkaç fırça koymasını söylemiş.
* Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden
bir yazı bırakmasını önermiş.
Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç
dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş. Usta ressam şöyle demiş:
"İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri
sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış
insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.
İkincisinde, onlardan müspet,yapıcı,olumlu olmalarını istedin. Yapıcı
olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye
cesaret edemedi.
* Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.
* Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma.
* Asla bilmeyenle tartışma
Sağlıcakla kalın ;)